Sayfalar

31 Mayıs 2011 Salı

Ünlü İspanyol oyun yazarı Juan Mayorga Ankara ve İstanbul'a geliyor


İspanya'nın ünlü oyun yazarı Juan Mayorga “Ve Diğer Şeyler Topluluğu” tarafından düzenlenen, Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi kapsamında, 4 – 5 Haziran 2011 tarihlerinde İstanbul ve Ankara’ya geliyor.

İstanbul Cervantes Enstitüsü ve Ankara İspanyol Büyükelçiliği’nin destekleriyle gerçekleşen proje kapsamında İstanbul ve Ankara’ya gelecek olan Juan Mayorga’nın Fareli Köyün Kavalcısı masalından esinlenerek yazdığı Hamelin adlı oyun, burjuva bir adamın yoksul bir ailenin güvenini kazandıktan sonra çocuklarına gerçekleştirdiği cinsel tacizi konu alıyor.

2006 yılında İspanya'nın en iyi oyunu ödülünü kazanan Hamelin, Mark Levitas tarafından okuma tiyatrosu olarak yönetiliyor. Oyun okumasında Metin Belgin, Mehmet Ali Nuroğlu, Serhat Kılıç, Funda Şirinkal, Funda Eryiğit gibi sinema ve televizyondan tanınan oyunculara Somer Karvan, Ayşe Burcu Eren, Onur Demircan, Nazlı Bulum, Ulaş Akşit, Mert Özekici gibi oyuncular eşlik ediyor.

2006, 2008 ve 2009 yıllarında İspanya'nın en iyi yazarı seçilen Juan Mayorga’nın oyunları yirmiden fazla dile çevrilmiş ve dünyanın çeşitli ülkelerinde sahnelenmiştir.

Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi Nedir?

2001 yılında, oyun yazarı, yönetmen ve oyuncu Yeşim ÖZSOY GÜLAN’ın kurduğu çağdaş tiyatro topluluğu “Ve Diğer Şeyler Topluluğu” tarafından yürütülen “Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi 2006dan beri çağdaş oyun yazımı ve çağdaş oyun yazarlığı konusuna dikkat çekiyor.

Bu yıl beşinci yılını tamamlayan “Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi kapsamında bugüne dek çağdaş tiyatronun farklı alanlarından isimlerle söyleşiler ve yeni yazarların oyun okumaları gibi çeşitli etkinlikler düzenlendi.

Oyun yazarlarının okumalarının yanı sıra yazarlık ve çeviri atölyelerinin de yer aldığı proje dahilinde birçok ülkeden (Romanya, Yunanistan, İspanya, İran, Portekiz, Rusya) çağdaş yazarlar davet edildi ve tüm oyun yazarlarının oyunları kendi orijinal dillerinden Türkçe’ye çevrilerek seyirciye tanıtıldı.

2010 yılının haziran ayında beş yıllık süreç “Yeni Metin Yeni Tiyatro 09” adlı bir kitapta toplandı. Özellikle 2010-2011 tiyatro sezonu Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesinin beş yıl önce oluşturduğu birikiminin sonuçlarının alınmaya başladığı bir sezonu oldu.

Gianina Carbunariu’nun oyunu “Kebap” Carles Battle’nin yazdığı “Baştan Çıkarma” ve Mikhael Dumenkov’un “Leş” isimli oyunu İstanbul sahnelerindeki yerlerini aldılar. Bunun yanı sıra üniversite toplulukları ve amatör gruplar da proje bünyesinde çevrilen oyunları sahneledi.


29 Mayıs 2011 Pazar

İspanya'da hem de bir İspanya takımında Türk adı taşıyan taraftar grubu ! & Los Turcos !

 Bu çok ilginç taraftar grubunun hikayesini bir spor yazarından dinliyoruz...








Celta Vigo ile Deportivo La Coruna'nın karşı karşıya geldiği ve 3-0 kazandığı maçta kendilerini Türk olarak gören 5 bin Deportivo taraftarı, "En büyük Türkiye" diye bağırarak komşu Vigo kentini inletti.

GEÇTİĞİMİZ hafta sonu İspanya'da çok ilginç bir derbi maçı vardı. Galicia bölgesinin iki güçlü takımı, Celta Vigo ile Deportivo La Coruna karşı karşıya geldi. Bu derbiyi ilginç kılan olay ise, iki kentin taraftarlarının yüzyıllardır birbirleri ile çekişmeleri, kin beslemeleri... Celta Vigo'lular, Deportivo'lulara, Türklere verdikleri destek nedeniyle, Deportivo'lular da Celta'lılara Portekiz'lilere yakınlıklarından dolayı, "hain" yakıştırması yapıyorlar.

İspanya'nın kuzeyinde Portekiz sınırına yakın olan iki kent insanı, bu yakıştırmadan son derece memnun. Vigo kentinin takımı Celta'da çok sayıda Portekiz taraftar derneği var. Buna karşılık La Coruna'nın takımı Deportivo'da Türkleri, Türk bayrağını göndere çekecek kadar ateşli Türk dernekleri kurulmuş. Bu yüzden olsa gerek, Deportivo La Coruna'nın her oynadığı maçta sahaya asılmış çok sayıda Türk bayrağı görebilirsiniz. Ayrıca Deportivo'lu futbolseverlere, "Türkler" adı takılmış.

Biz de bu ilginç hikayeyi hem dinlemek, hem de bu tarihe malolmuş derbiyi izlemek için Vigo kentine geldik. Stadı dolduran 20 bin kişinin 5 bini Deportivo La Coruna taraftarıydı. Yani Celta taraftarlarına göre 5 bin Türk ile 15 bin Portekiz'li takımlarına destek veriyordu.

Karşılaşmanın başlamasına az bir süre kala bu hikaye ile ilgili çok sayıda yazı yazmış gazeteci Alberto Torres ve Türk taraftar derneklerinden birinin kurucusu olan Ricardo (La Pasion Turca) ile söyleşiye oturduk...

Alberto, La Coruna taraftarlarının nasıl Türk olduklarını anlatmaya başladı:

Barboros Hayrettin Paşa, Akdeniz'e hükmettiği sıralarda İspanya sahillerine kadar ulaşmış. O sırada İspanya'da yiğitliği ile ünlü Galicia bölgesinin delikanlıları, Barboros'a büyük destek vermişler. Bu işbirliğini içlerine sindiremeyen komşu kent Vigo'nun halkı ise La Coruna'ya Türklerle ortaklığa girmelerinden dolayı, onlara "Türkler" adını takmışlar. Bu ad sporda, özellikle de futbolda günümüzde büyük bir rekabete dönüşmüş. Buna karşılık, La Coruna halkı da Celta Vigo taraftarlarına yakınlığı ve iyi ilişkileri nedeniyle Portekiz'li yakıştırması yapmışlar.

La Coruna'da çok sayıdaki taraftar derneklerinden biri olan La Pasion Turca derneğinin başkanı Ricardo ise Türk bayrağına sahip çıkmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiriyor. Ricardo, Deportivo La Coruna'nın Şampiyonlar Ligi'nde Yunan takımı Panathinaikos'la oynadığı maçta açtıkları 20 metreyi aşan Türk bayrağını anlatırken, "İnanın Riazor Stadı'nda yüzlerce Türk bayrağı vardı. Stadın bir ucundan diğer ucuna bir Türk bayrağı astık. Yunanlılar sahaya çıktıklarında dev Türk bayrağının yanı sıra yüzlerce ateşli taraftarın ellerindeki ay yıldızlı bayrakları görünce neye uğradıklarını şaşırdılar. Dünyanın hiçbir yerinde kendi ulusunun bayrağının dışında, başka ülke bayrağına bu kadar çok sahip çıkan bir taraftar grubu bulamazsınız" dedi.

Ricardo ayrıca Türk bayrağına Deportivo Kulübü yaşadıkça sahip çıkacaklarını ve Celta'nın Deportivo ile 2. yarıda oynayacağı maçta Türk bayrakları ile tam bir gövde gösterisi yaparak stadı "Türkiye" diye inleteceklerini söyledi.

Alberto ile Ricardo'yu dinledikten sonra Celta'nın Deportivo taraftarlarına ayırdığı bölüme geçtim. İnsan kendini adeta milli maçta hissediyordu. Celta'lılar "Türkler dışarıya" diye tezahürat yaparken, Deportivo'lular da sürekli "En büyük Türkiye" diye bağırıyordu. Onlara Türkiye'den geldiğimi söyleyince birden etrafımda yüzlerce La Coruna taraftarının beni selamlamak için elini uzattığını gördüm. Karşılaşmayı Deportivo, yani Türkler 3-0 kazandı. Sevinç sokaklara taştı. Türk bayrakları bu kez Vigo kentinde dalgalanmaya başlamıştı.


28 Mayıs 2011 Cumartesi

İstanbul'daki İspanyol Öğrenciler Taksim'de Protestoda!




 İspanya'da sistem karşıtı eylemler yapılırken Türkiye'de bulunan İspanyol öğrenciler de Taksim Meydanı'ndan Galatasaray Meydanı'na yürüdü.
Genç-Sen üyelerinin de katılarak destek verdiği eylemde İspanyol öğrenciler, "Spanish Revolution" ve demokrasi taleplerinin yazılı olduğu pankartlar taşıdı.
Ellerinde papatyalar taşıyan öğrenciler, attıkları sloganlarla taleplerini dile getirdi.
Öğrenciler, Galatasaray Meydanı'nda yaptıkları açıklamada, "Birçok diğer ülkede olduğu gibi, İspanya da uluslararası kapitalizmin krizinden acı çekmektedir. Ve buna ek olarak yozlaşmış politikacılar ile bankerler bizi zorlu koşullara sürüklemişlerdir" dedi.
Bu durumun kendilerinin sokakları almaya ve değişim taleplerinin var olmasına neden olduğunu ifade eden öğrenciler, buradan İspanya'yı desteklediklerini dile getirdiler.
Durumun tüm dünyayı etkilediği, globalleşme ve neo-liberalizmin yayılarak mutsuzluk getirdiği ifade edilen açıklamada şunlar kaydedildi: "İspanya veya İzlanda gibi ülkeler, şiddet yanlısı olmayan politik örgütlenmelerle, ekonomik ve sosyal devrime önayak olmaktadır. Etik bir devrim gereklidir. Günümüzde, yaşadığımız dünyamızda, para insanlığın önüne geçmiştir. Halbuki para, bizim hizmetlerimiz için sadece bir araç olmalıdır. Eğer bizim inanç ve duygularımızı taşıyorsanız, örgütlenin, savaşın, tepki gösterin. Devrim gerekli bir virüstür, onu yayın."


27 Mayıs 2011 Cuma

İspanyol Filozof Jose Ortega Y Gasset İstanbul'da Anıldı.




"Düşüncenin Elçisi" olarak tanınan Yirminci Yüzyılın sıra dışı filozofu Ortega y Gasset, 24 Mayıs 2011 tarihinde, İstanbul Cervantes Enstitüsü ve Türk Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesi işbirliği ile düzenlenen bir etkinlikle anıldı. Enstitünün Taksim’deki merkezinde gerçekleşen buluşma, ülkemizde filozofu konu edinen  az sayıdaki etkinliklerden biri olması ve  katılımcıların çeşitliliği açısından  dikkat çekiciydi.

Türk okurlarının daha çok “Kitlelerin Ayaklanması” ve “İnsan ve Herkes” adlı kitaplarıyla tanıdığı Ortega y Gasset’i anmak ve tanıtmak amacıyla gerçekleştirilen bu etkinlik, ülkemizde filozofun düşünce ve eserlerine yönelik  giderek artan ilginin  bir yansıması olarak da değerlendirilebilir. Filozofu keşfetmek isteyenler için önemli bir fırsat niteliğindeki anma toplantısında; konuşmacılar, Ortega’nın düşünce sistemi, fikirleri ve eserleri ile bugüne yönelik yansımalarını ele alarak, filozofun Türkçe’de yeniden yayınlanan kitap, kütüphaneci, okur ekseninde öngörülerini içeren “Kütüphanecinin Görevi” adlı kitabı üzerinde ayrıntılı değerlendirmelerde bulundular.

Etkinliğe İspanya’dan katılan ve Ortega’nın düşünce sistemini, çalışmalarını değerlendiren Prof. Dr. Germán Gullón; onun, sadece ülkesi İspanya için değil, tüm insanlık için önemli, ufuk açıcı bir düşünür ve yazar olduğunu, düşünce ve öngörülerinin bugün de sürdüğünü vurgulayarak, Ortega’nın misyonunun “okuyucuda fikir yolunu açmak” olduğunu söyledi. Prof. Gullón, ayrıca, ünlü filozofun, kitabın yaşamsal işlevini ele aldığı eserindeki  kütüphane ve kütüphanecilerin rollerine ilişkin değerlendirmelerini  etkileyici ve önemli bulduğunu ifade etti.

Kütüphaneci-editör Osman Torun ise; filozofun Türkçe’deki yansımaları, çevirileri ve hakkındaki çalışmaları ele alarak, Ortega’nın Türkiye’de sınırlı biçimde tanındığına, ancak son yıllarda giderek artan bir ilginin geliştiğini belirtti. Bu tür buluşmaların, yeni çevirilerin yapılarak bu ilginin beslenmesi gerektiğini söyledi. Torun ayrıca,  Ortega’nın 1930 yıllarda öngördüğü “okurlara rehberlik etme ve filtre (süzgeç) olma” yönündeki görüşlerinin, bugünkü kütüphane hizmetlerinin temel niteliklerine işaret ettiğini, günümüzde, kütüphanecilerin rollerinde yaygınlaşma, çok boyutluluk ve çeşitlilik gözlendiğini, bunların da beraberinde  yeni mesleki ve toplumsal sorumluluklar getirdiğini anlattı.

Etkinlikte ayrıca; Ortega’nın “Kütüphanecinin Görevi” kitabını Türkçe’ye çeviren araştırmacı yazar, M.Türker Acaroğlu, kitabın çeviri ve yeniden yayınlanma sürecini anlatan kısa bir konuşma yaptı. Kitap, Türk Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesi tarafından 2011 yılında bazı eklerle birlikte yeniden yayınlanarak raflardaki yerini almıştı.  Anma etkinliği, “José Ortega y Gasset: Politik Eylem Olarak Felsefe” isimli belgeselin izlenmesi ile son buldu.

Türkçe’de José Ortega y Gasset : Kitlelerin Ayaklanışı; çev. Seçkin Çağan, May Yayınları, 1968 [Yazarın Türkçe’ye çevrilen ilk kitabıdır. Daha sonraları, farklı yayınevleri tarafından farklı adlarla yayınlanmıştır.] Kütlelerin İsyanı; çev. Nejat Muallimoğlu, Bedir Yayınevi (1976), Birleşik Yayıncılık (1997), Erguvan Yayınevi (2007) Kitlelerin Ayaklanışı; çev. Koray Karaşahin, Babil Yayınevi (2003) Kitlelerin Ayaklanması; Çev. Neyire Gül Işık, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları (2010) Tarihsel Bunalım ve İnsan; çev. Neyire Gül Işık, Metis Yayınları (1992) Sevgi Üstüne; çev. Yurdanur Salman, Yapı Kredi Yayınları (1995) Avcılık Üstüne; çev. Derin Türkömer, Yapı Kredi Yayınları (1997) Üniversitenin Misyonu; çev. Bülent Üçpınar, Birleşik Yayıncılık (1997) çev. Neyire Gül Işık, Yapı Kredi Yayınları (1998) İnsan ve Herkes; çev. Neyire Gül Işık, Metis Yayınları (1995), Kütüphanecinin Görevi; çev. M.Türker Acaroğlu, yay.haz. Osman Torun, Türk Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesi (2011)


22 Mayıs 2011 Pazar

Subjuntivo ve Indicativo kalıpları

Subjuntivo ve Indicativo'nun temel olarak kullanıldığı bazı kalıpları sizlere sunuyoruz. Umarız sizlere bir nebze olsun yardımcı olabilmişizdir. Kolay gelsin.


İspanya’da seçim günü

 İspanya’da 34 milyon kişi, 8 bin 116 belediye başkanı, 64 bin 400 kent meclisi üyesi ve 17 özerk bölgeden 13’ünün bölgesel parlamento üyelerini belirlemek için sandık başına gidiyor.
Milyonlarca insanın işsiz kalması ve ağır kemer sıkma politikasının intikamını almak isteyen seçmenlerin, 2012 genel seçimleri öncesinde Başbakan Jose Louis Rodriguez Zapatero hükümetine ağır bir darbe vurması bekleniyor. İşsizlikten kırılan genç nüfustan 800 bin kişi ilk kez bugün oy kullanacak.
Zapatero’nun, Barcelona ve Sevilla gibi önemli kentlerdeki gücünü kaybedeceği ve 13 özerk bölgedeki desteğinin eriyeceği tahmin ediliyor. 

Sosyalist Parti ve en büyük rakibi Halk Partisi, yolsuzluk ve ekonomi üzerinde iddialı bir seçim kampanyası yürütmeye çalıştı. Ancak 15 Mayıs’ta başlayan ve ülke geneline yayılan protestolar, Zapatero’nun ümitlerini yok etti.
2008’de yaşanan ekonomik krizin neden olduğu protesto hareketinden bu yana en yoğun katılımlı hükümet karşıtı gösterilere sahne olan İspanya’da, on binlerce insan büyük kentlerin meydanlarına kamp kurdu. Protestocuların çok büyük bir kısmını, işsiz gençler oluşturuyor.
GENÇLER DEĞİŞİM İSTİYORİspanya'nın siyasi ve ekonomik sisteminde değişiklik isteyen gençler, gösterilerini seçim gününe kadar sürdüreceklerini açıklamıştı. Ancak başta Madrid’in Sol Meydanı’ndaki katılımların yüksek olması nedeniyle, gösterilerin devam edip etmeyeceğine "meydanların karar vereceği" açıklandı.
İspanyol basınında, seçimlerin sona ermesinin ardından yarın geceden itibaren, güvenlik güçlerinin göstericilere karşı daha sert olabileceği yorumları yapılıyor.


21 Mayıs 2011 Cumartesi

Madrid Puerto Del Sol'da Yüzbinler İsyan'da




İspanyol gençler, "daha iyi yaşam koşulları ve insani bir yaşam" talebiyle isyan bayrağını çekti. Başkent Madrid'teki Puerta del Sol meydanına kamp kuran gençler, "İstediklerimizi alana kadar buradayız" diyor.




İspanya'nın başkenti Madrid'teki Puerta del Sol (Güneş Kapısı) meydanında kamp kuran yüzlerce genç, "sistem değişikliği" talep ediyor ve polis müdahalesine rağmen geri adım atmıyorlar.


Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'i devirmek ve hakları için başkent Kahire'deki Tahrir meydanına yerleşem Mısırlılar gibi, İspanyol gençler de Puerta del Sol'da kamp kurdu. Yaşam şartları Tahrir'deki protestoculardan daha iyi olan İspanya'daki gençler, 15 Mayıs'tan beri sokaklardaydı. Kamp uygulamasına ise önceki gün (18 Mayıs) geçildi.


Meydanda 24 saat nöbet tutan gençlere polis müdahale etti. Yerdeki eylemciler zorla kaldırmak isteyen polis, başarılı olamadı.


Protestocular, "İki partili sistemi, bankaların çıkarlarını ve yolsuzluğu destekleyen" mevcut siyasi sistem değişene ve "İnsani bir yaşamı ekonomik çıkarların önüne çıkaracak" yeni bir yönetim kuruluncaya dek eylemlerini sürdürecek.


Kendilerine Real Democracia (Gerçek Demokrasi) Hareketi veya 15 Mayıs'ta 50 kentte yapılan ve 20 bin kişinin katıldığı gösterilere atıfla M-15 olarak adlandıran eylemciler, sosyal paylaşım siteleri Twitter ve Facebook'ta örgütlendi.
"Biz köle değiliz"


Dün (19 Mayıs) ayrıca, Barcelona, Valencia, Zaragoza, Palma de Mallorca, Granada ve Sevilla'da da yürüyüşler düzenlendi. Berlin ve Londra'daki İspanyol Büyükelçiliği'nde toplanan yüzlerce İspanyol, ekonomik krizin faturasının yoksul halka çıkarılmasını protesto etti. İspanyollar, Almanya'nın Hamburg, Leipzig ve Düsseldorf kentleriyle Paris, Roma ve Dublin'de de gösteri düzenlemeye hazırlanıyor.


BBC'ye konuşan 30 yaşındaki Juan Lopez, "Sonunda İspanyollar da sokağa çıktı. Altı ay önce işimi kaybettim. Gençler gelecekleri için endişeli. Yüzde 43'lik işsizlik oranını kabullenemiyoruz. Bu sorunu çözmek toplumun birinci önceliği olmalı" dedi.


Meydandaki pankartlarda, "Biz köle değiliz", "Alkol yok. Önceliğimiz: Devrim" yazıyor. meydandakilerin ihtiyaçları kolektif bir şekilde karşılanıyor, oturma eylemine ara verenler evlerine gidip yiyecek, içecek, battaniye gibi malzemeler getiriyor. Ülkede Pazar günü yerel seçimler yapılacak. (AS)


*bia*